Fenerbahçe Kadın Voleybol Taraftar Platformu olarak özlediğimiz eski oyuncularımızla röportajlarımıza devam ediyoruz. Fenerbahçe Kadın Voleybol takımımızda 2010-2011 ve 2011-2012 sezonlarında forma giyen, kariyerinde takımımızla beraber neredeyse alınmadık kupa bırakmayan, en kritik sayılarda imzası olan ancak 2013 yılında henüz 25 yaşındayken voleybolu bırakan Yağmur Koçyiğit Korkmaz ile bir röportaj gerçekleştirdik. 8 Mart Dünya Kadınlar gününde yayınladığımız bu röportajdan umarız memnun kalırsınız. Bir nebze de olsa özlem giderirsiniz.
1- Voleybolla tanışman nasıl oldu?
Tüm bireyleri sporcu olan bir aileden geliyorum, Babam milli basketbolcu, Annem voleybolcu abim ise milli su topçulardan olunca, benim sporcu olarak yetişmem kaçınılmaz oldu, 6 yaşında tenise başladım 10 yaşımda ilk Türkiye şampiyonluğumu sonrasında ise 12 yaşında tekrar şampiyon oldum ve tenis kariyerimi o dönemde Şampiyon olarak sonlandırdım : )))
Daha sonra Annemin de destekleri ve yönlendirmesi ile 12 yaşımda Eczacıbaşı Spor Kulübünde Voleybolla tanıştım.
2- Biz seni Fenerbahçe’de smaçör olarak gördük, seni bu pozisyon için yönlendiren oldu mu? veya bu mevki senin bir isteğin miydi?
Voleybola ilk başladığımda tenis oynamam sebebi ile akranlarıma göre daha kuvvetliydim, antrenörüm topu servis atmam için verdiğinde sahanın bir ucundan diğerine zorlanmadan atabiliyordum, bu nedenle antrenörlerimin yönlendirmesi bu pozisyonda oldu ve her şey kendi doğal akışında gelişti. Düşündüğüm de ise libero ya da pasör olsaydım da oynadığım takımlara faydalı olabilirdim.
3- Kariyerinde Eczacıbaşı Vitra, Beşiktaş, CV Aguere (İspanya) ve Fenerbahçe takımlarında oynadın. Peki, Fenerbahçe’ye transferin nasıl oldu?
İspanya’dan döndüğüm sezon sözleşmem gereği Beşiktaş’ta oynadım ve çok güzel bir sezon geçirdim. Bir sonraki sezon için Fenerbahçe’nin hedefleri çok büyüktü. Dünyadan ve Türkiye’den önemi oyuncuları transfer ediyorlardı ve beni de kadroya dahil ettiler.
4- Fenerbahçe Kariyerinde Birer kez olmak üzere Dünya Kulüpler Kupası Şampiyonluğu, Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu, Lig Şampiyonluğu, Süper Kupa Şampiyonluğu gibi başarılar elde ettin. Bu başarılardan en unutamadığın zafer ve aldığın en önemli sayı hangileriydi?
Evet, çok güzel başarılardı… Güzel anılar, heyecanlı hatıralar benim için. Azerbaycan’daki Avrupa kupasında yarı final maçı 23-23’tü ve oyuna girdim. O maçı hiç unutmuyorum.
5- Voleybolu yakından takip eden taraftarlarımızın aklına Yağmur Koçyiğit denilince hiç kuşkusuz o zaman ki ismiyle Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom takımına karşı Seride 2-0 önde olduğumuz 2010 – 2011 sezonu final serisi son maçı gelmekte. Bu maçta setler 2-2, skor ise 12-12 olduğu bir anda oyuna girmiş ve 3 servis atışıyla Şampiyonluğu getirmiştin. Videosunu da yayınlayacağımız bu anları hatırlayabildiğin kadarıyla bizimle paylaşabilir misin?
Gayet iyi hatırlıyorum. Hatta o sene benim servise girdiğim anları izleyenler ve takip edenler hatırlar, böyle beraberlikler ya da geride olduğumuz anlar (Avrupa maçları dahil) çok oldu. Ben de hem kendimi hem de takımımı hiç utandırmadım. Evet, sizler o maçtan sonra bana çok güzel bir çiçek hediye etmiştiniz, bu da benim en çok duygulandığım anlardan biridir, halen bana yaşattığınız bu olağanüstü duygular için tüm Fenerbahçe taraftarına minnettarım.
6- Tabi sadece bu maçtan ziyade önemli maçlarda yaptığın savunmalar ve attığın servislerle o dönem taraftarlardan “Cesur Yürek” lakabını almıştın. Peki, özellikle büyük maçlar için kendine ayrı bir motivasyon sağlıyor muydun?
Evet, Cesur Yürek lakabı bence bugüne kadar bana verilmiş en güzel lakaptır. O sene Ze Roberto beni bu göreve çok güzel hazırlamıştı. Bende layıkıyla yerine getirdim.
Fenerbahçe’den daha büyük bir motivasyon olabilir mi?
7- Salona gelen taraftarla aran çok iyiydi, onların isteklerini geri çevirmiyordun, salona gelemeyenler ise sana sosyal medyadan da sevgisini dile getirebiliyordu. Birçok oyuncu geldi geçti ama taraftarlarla bu samimiyeti kuramadı. Bu karşılıklı sevgiyi nasıl açıklarsın?
Ben Fenerbahçe’yi ve taraftarını çok sevdim. Bugüne kadar ki en güzel taraftar, Fenerbahçe’dedir. Fenerbahçe’de oynamayan bir oyuncu bunu anlayamaz, oynayan ise anlatamaz. Tamamen karşılıksız saf bir iletişimdi bizimkisi
8- Hiç kuşkusuz taraftarlarla karşılıklı yaptığın “Haberin Var mı?” bestesi o dönem çok moda olmuştu. Bunun ile ilgili bize aktarabileceğin ayrıntılar var mı?
“Cesur Yürek” ne kadar güzel ve anlamlıysa “Haberin Var Mı?” tezahüratı da bir o kadar anlamlı.
Sosyal medya hesabımda Haberin Var Mı pankartıyla Azerbaycan’da çekılmış bir fotoğrafım vardı ancak onu bulmam çok zor
9- Taraftarlar sana doğum gününde bir sürpriz yapmış, hatırlıyorsan bizimle paylaşabilir misin?
Dereağzı’nda Antrenman yaptığımız sırada tesislere gelmişlerdi. Sürpriz bir şekilde pastayla karşıma çıktıklarında çok duygulandım ve mutluluktan gözlerimden yaş geldiğini hatırlıyorum.
Dediğim gibi Fenerbahçe de oynamayan bilemez.
Takımın Taraftar Kolu Başkanı Yağmur
10- Oynadığın takımlar arasında taraftar farklılıkları nelerdir?
Keşke tüm takımların taraftarları Fenerbahçe taraftarı gibi olsa; ilgili, destekçi ve takımını hem saha içinde hem de saha dışında yalnız bırakmayan. Fenerbahçe güzel bir kulüp ve taraftarı bunun farkında.
11- Ze Roberto nasıl bir antrenördü?
Çalıştığım antrenörler arasında en iyisiydi. Sakin, kontrollü ve çalışkan. Teknik ve taktik anlamda bilgili ve kariyer başarısı çok yüksek bir antrenördü.
12- Bizim dışarıdan görebildiğimiz kadarıyla takımda en iyi anlaştığınız oyuncu Natasa Osmokrovic’ti. Takım içerisinde Nati ve diğer oyuncularla iletişiminiz nasıldı? Halen görüştüğünüz oyuncular var mı?
Osmokrovic benim için çok özel bir insandı. Hem çok iyi anlaştığım bir insan hem de akıl hocamdı. Halen görüştüğüm Merve Dalbeler var. O da benim için çok özel bir insan.
13- Kariyerin boyunca Kendine rol model aldığın bir oyuncu var mıydı? En çok hangi oyuncuyla beraber oynamak isterdin?
Kariyerim boyunca oynayabileceğim en iyi Türk ve yabancı oyuncularla oynadım ama Luibov Sokolova’nın benim için ayrı bir önemi var. Eczacıbaşı’nda voleybola başladığımda Luibov’da orada oynuyordu. Bir gün onunla yan yana oynayacağım aklıma gelmezdi
14- Voleybol kariyerin boyunca unutamadığın anın nedir? En büyük hayalini gerçekleştirebildin mi?
Şampiyonlar ligi, Dünya Şampiyonluğu, Türkiye şampiyonluğu ve Beşiktaş’la beraber Balkan Şampiyonluğum var. Ayrıca Milli takımda oynarken Milli duyguların yüklediği sorumluluğu da en yüksek seviyede yaşadım çok şükür. Darısı henüz yaşamamış olanların başına.
Aslında birden fazla var, Fenerbahçe de oynadığım dönemdeki kritik maçlarda Ze Roberto’nun beni oyuna aldığı anlar ve sonucunda kazandığımız maçların hiç birini unutmuyorum
15- Fenerbahçe’de 10 ve 6 numaralı formaları giydin. Bu numaraların senin için bir anlamı var mıydı?
Hayır bir anlamı yoktu ama giydikçe anlam kazandı.
16- Oynadığın maçlarda maç içinde ya da maç öncesinde yaptığın bir totem var mıydı?
Her zaman maça başlamadan Dua ederdim.
17- Voleybolun sana kazandırdığı en güzel şey nedir?
Voleybol sayesinde en iyi okullarda burslu okudum, birçok farklı insanlarla tanıştım. Dünyanın birçok farklı ülkesini görme fırsatım oldu.
18- Şuanda aktif voleybol oynayan oyunculardan kimi beğeniyorsun. Kendi tarzına yakın bulduğun bir isim var mı?
Yoğun iş yükü ve kızlarımızın eğitim programları sebebi ile maalesef uzun zamandır voleybolu takip edemiyorum.
19- Voleybol için gittiğin en etkileyici yer neresi ve nedeni nedir?
İspanya – Tenerife. Doğası ve insanı çok farklıydı.
20- Şuanda Fenerbahçe’nin maçlarını takip edebiliyor musunuz?
Fırsat buldukça eşimle birlikte Fenerbahçe basketbol takımımızın lig ve eurolig maçlarını takip ediyor ve final four müsabakalarına gidiyoruz.
21- Bir lakabın var mıydı?
Yami
22- Bir dönem İspanya’da voleybol oynadın, bu nasıl bir deneyimdi? Seni oraya götüren etkenler nelerdi?
İspanya’ya gittiğimde 20 yasındaydım. Hayatımın en güzel deneyimiydi. Bana yalnız yasamayı öğretti, yeni insanlar tanıma fırsatım oldu (o zaman ki ev arkadaşımla halen görüşüyorum) Voleybol için kattıklarının dışında sosyal hayatta kattıkları daha özeldi benim için.
23- 2013 yılında henüz 25 yaşındayken voleybolu bıraktın, voleybolu bırakmaktaki etkenler nelerdi?
Voleybolda bir sporcunun yaşaması gereken birçok başarıyı Fenerbahçe’de yaşamıştım ve artık hayatımda bir değişiklik yapma ihtiyacı hissettiğim bir döneme girmiştim. Kafamda İtalya’ya gidip orada farklı bir dalda eğitim almak vardı ama o sırada eşimle tanıştık ve tüm planlar değişti
24- Şimdi neler yapıyorsun? Nerede yaşıyorsun?
Aile şirketimizle ilgileniyorum, turizm, yenilenebilir enerji ve müze mağazacılığı alanlarında faaliyetlerimiz var, özellikle otelcilik kısmı ile daha fazla ilgileniyorum. Yasemin ve Melisa isimlerinde 5 ve 2 yaşlarında iki kızımız var, fırsat buldukça bazen çocuklarla bazen de eşimle seyahatlere çıkıyoruz, özellikle Fenerbahçe Erkek Basketbol takımının Euralig Final Four müsabakalarına gidiyoruz, bu sene İspanya’da programımızı yaptık bile.
25- Çocuklarını ileride voleybol veya başka bir spora yönlendirmek istiyor musun?
Büyük kızım Yasemin şuan jimnastik ve bale yapıyor. Eğer spor yapmak isterlerse tabii ki onları yönlendiririm. Spor, çocuklarımızın gelişimi ve sosyalleşmesi anlamında bu dönemde özellikle çok önemli bir hayat tarzı olduğunu düşünüyorum, çocuklarımı her zaman sporla büyümesini istiyorum.
26- Branş fark etmeksizin bazı sporcular içindeki aşkı öldüremediği için ileri yaşlarda kısa bir süre de olsa spora geri dönebiliyor. Bu başarı açısından bazen iyi, bazen kötü sonuçlanabiliyor. Örneğin 1995 senesinde takımımızda oynayan ve sonrasında voleybolu bırakarak modellik yapan Eylem Şenkal geçtiğimiz senelerde voleybola geri dönmüştü. Hatta sporcuların bu içgüdüleri, çoğunluğu 1970 ve 80’lerde çekilmiş olan Rocky serisinin 2006 yılında çekilmiş olan 6. filmine konu olmuştur. Peki, sen kendinde böyle bir içgüdü hissedebiliyor musun?
O içgüdünün genellikle bireysel sporcularda olduğunu düşünüyorum. Ben son iki senedir veteran tenis oynuyorum ve bu beni yeterince tatmin ediyor.
Bence profesyonel sporcuların hayatında her zaman spor olacaktır. Hayat tarzı spor olan insanların bunu bırakması imkânsızdır.
27- Taraftarların sizinle iletişim kurabileceği sosyal medya hesaplarınız var mı?
Zamanımın tamamını ailemin ve çocuklarımın gelişimine ayırdığım için bu dönemde sosyal medya hesaplarımı dondurdum, tekrar aktif hale getirdiğimde sizlerle paylaşacağım. Tabii ki bana ulaşmak isteyen korkmazyagmur828@gmail.com mail adresimden ulaşabilir.
28- Sizin EN’leriniz Nelerdir?
- En sevdiğin yemek: Makarna
- En sevdiğin tatlı: Çikolata
- En sevdiğin içecek: Su
- En sevdiğin şarkıcı: Adele
- En sevdiğin grup: MFÖ
- En sevdiğin şarkı: Norah Jones – Come Away With Me
- En sevdiğin huyunuz: Disiplinli oluşum
- En sevdiğin renk: Ruh halime göre değişir
- En sevdiğin film: Son dönemde izlediğim Bohemian Rapsody
- En sevdiğin dizi: Netflix dizileri
- En sevdiğin şiir: Can Yücel – Her Şey Sende Gizli
- En sevdiğin şair: Can Yücel
- En sevdiğin yazar: Ahmet Ümit
- En sevdiğin kitap: Ahmet Ümit’in bütün kitapları.
- Uğurlu günün: Ailemle geçen her günüm
- Hobilerin nelerdir? Spor yapmak
- Hayvan besliyor musun? Evet, muhabbet kuşlarımız var
29- Öncelikle bizi kırmayarak böyle bir röportaj gerçekleştirdiğiniz için teşekkür ederiz. Sizi seven ve sizden haber almak isteyen taraftarlarımıza söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Benim için özel olan siz Sarı Melekler taraftarları beni hatırladığınız için teşekkür ederim. Hepinize en içten sevgilerimi gönderiyorum.
Yağmur’un Bizim İçin Gönderdiği Fotoğraflar
Yağmur’un Kulübümüzde oynadığı dönemlere ait fotoğraflar
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Logan – Yağmur
- Logan – Yağmur
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Yağmur Koçyiğit
- Nati Yagmur (1)
- Nati Yagmur (2)
- Nati Yagmur (3)
- Yağmur Koçyiğit
Bir Maçta taraftarımızın Yağmur’a yaptığı besteye özgü açtıkları şemsiyeler
08.03.2019
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.